Doğru Bronzlaşma ve Güneşten Korunma Nasıl Olmalıdır?
Yaz aylarına
güzelce girdik, kışın soğuğu ve yorgunluğunu üzerimizden atmak için güneşe
kendimizi teslim etmeden önce cildimizi korumak ve aynı zamanda bronzlaşmak
için bilmemiz gereken ufak detayları sizlerle paylaşmak istiyorum.
Aslında bronz ten
artık estetiğin ve sağlığın değil, gelecekteki cilt kanserinin davetiyesi
olarak görülüyor. İşte bu nedenle bilinçli güneşlenmek ve güneş koruyucu ürün
kullanmak şart. Güneş sonrası bakım ürünleri kullanmak ise cildin nemini
dengeleyerek, bronzluğun daha kalıcı olmasını, cildin toparlanmasını sağlıyor.
Güneşin cilt
üzerinde meydana getirdiği zararın yüzde 80'i 18 yaşına kadar geliştiğinden
çocukların cildi küçük yaşlardan itibaren korunmalı. Böylelikle ben sayısını ve
deri kanseri riskini de azaltmış olursunuz. Yüzme ve terlemeye yol açacak diğer spor
aktiviteleri öncesinde ise suya dayanıklı bir güneşten koruyucu tercih
edilmeli.
Peki, bu koruyucu kremi nasıl kullanmak doğru olacaktır?
Koruyucu krem,
güneşe çıkmadan 30 dakika önce sürülmeli ve her iki saatte bir mutlaka tekrar
edilmeli. Terleme ya da yüzme sonrasında bu süre dikkate alınmaksızın koruyucu
yenilenmelidir. Öncelikle yeterli bir koruma sağlayabilmesi için güneş
koruyucusu santimetrekare başına 2 mg. sürülmeli. Yani yüz, boyun ve tek kol
için her bir alana yarım tatlı kaşığı; gövde, ön bacak, arka bacak, tek bacak
için birer tatlı kaşığı krem kullanılmalı. Güneş koruyucu kullanımı bu durumda
diş fırçalama gibi günlük bir alışkanlık haline getirilmeli.
Peki, masa
başında güneşe maruz kalanlar ya da güneşli saatlerde araç kullananlar ne
yapacak? Pencere camı 320 nano metre (dalga boyu) altındaki ışını absorbe eder;
yani UVB'den (Büyük kısmı Ozon Tabakası tarafından absorve edilse de, bir kısmı
yeryüzüne ulaşarak maruz kaldığımız UV ışınlarının yüzde beşini oluşturuyor.
İnsanlık için en tehlikeli olan UVB ışınları, erken yaşlanmaya ve cilt
kanserine yol açabiliyor. UVB ışınları bulutlardan ve camdan geçemiyor) korur
ama UVA'dan (Bize ulaşan güneş
ışınlarının yüzde 95’ini oluşturuyor. Bulutlu havalarda dahi UVA ışınlarına
maruz kalıyoruz. Sağlığımıza en az tehlikeli ışınlar olan UVA ışınları, cilde
daha ağır nüfus edebiliyor) UVB koruyamaz. Bu sebeple pencere önünde
çalışıyorsanız ya da güneşli saatlerde araç kullanıyorsanız, en az SPF 30
koruma faktörlü bir güneş koruyucu tercih edin. Koruyucu giysi, gözlük ve geniş
kenarlı şapka, korunmada çok önemli bir unsurdur.
Güneşe karşı her
türlü önlemi aldık diyelim, ama bronzlaşmakta istiyoruz. Peki, bu durumda ne
yapmamız gerekiyor? Cilt tipimize göre doğru bronzlaşma nasıl olmalı?
Açık ve buğday
tenli kişilerin ilk gün sadece 15 dakika güneşlenmesi, zaman içinde bu sürenin
1,5 saate uzatılması önerilir.
Esmer tenlilerde
cilt kanseri gibi hastalıkların gelişme riski, açık ve buğday tenlilere oranla
daha az. Ancak bu, esmer tenlilerin güneşte daha fazla kalabileceği anlamına
gelmez.
Açık tenliler,
çocuklar ve yaşlılar özellikle koruma faktörü SPF 30 ve üzeri olan ürünleri
kullanmalı.
Deniz ya da havuz
kenarında şemsiye altında oturmak yeterli korunmayı sağlayamaz. Çünkü denizden,
kumdan, sudan ya da taştan yansıyan ışınlar gölgede kalındığında da etkili
olur. Bulutlu, serin, rüzgârlı günlerde de ultraviyole ışınları yeryüzüne
ulaşarak etkisini gösterir. Bu sebeple sadece yaz aylarında değil, her zaman
güneşin zararlı etkilerinden korunmak gerekir. Güneş ışınları
zararlı etkilerini su içinde bile gösterebiliyor. Dolayısıyla korunmasız bir
şekilde suda bulunmamaya dikkat edilmeli.
Artık bronzlaştık
ama tatilin bitmesine çok az kaldı ve biz bu doğal bronzluğumuzu korumak
istiyoruz. Nelere dikkat etmemiz gerekiyor?
Öncelikle beta-karotenli
beslenmemiz gerekiyor. Peki, nedir bu beta-karoten? Beta karoten A vitamininin
öncül maddesidir. (Provitamin) Karaciğerde depolanır ve ihtiyaç duyulduğu zaman
A vitaminine dönüşür. Tatil sonrasında bronzluğunuzu korumanın en önemli
yollarından biri, öğünlerinizde bolca sebze, taze salata ve meyve tüketmeniz.
Örneğin, kayısı, havuç ve taze kırmızıbiber içerdikleri beta-karoten sayesinde
cildin bronz tonunu korumasını sağlıyor. Fındık, balık ya da kakaonun içinde
bulunan bakır da metabolizmayı aktive ediyor. Ayrıca destek olarak
alabileceğiniz özel vitamin kapsülleri de sadece hücreleri korumakla kalmıyor
aynı zamanda bronzluğu da içeriden destekliyor.
Bolca su
depolamak da bronzluğumuzu korumada yardımcı unsur. Günde en az iki litre su
tüketmek gerektiğini biliyoruz. Çünkü sıvı kan dolaşımını harekete geçiriyor,
ciltte daha fazla kan dolaştığında ise cildin rengi ortaya çıkıyor, görünümü
canlanıyor.
Cildimizi düzenli
olarak nemlendirmek ufak sırrımızdan bir diğeri. Eğer o kadar zahmete girip
bronzlaştırdığınız teninizin rengini uzun süre korumak istiyorsanız, öncelikle
cildinizin kurumasını önlemelisiniz. Çünkü kuruyan cilt kepeklenmeye ve oluşan
ölü deri hücreleri de pul pul olup dökülmeye başlıyor. Bu yüzden vücudunuzu
kremlerle nemlendirmeyi ihmal etmeyin. Güneş sonrası losyonlar, vitamin
maskeleri ve jojobalı vücut yağları, vücudun nem ihtiyacını karşılamak için
ideal.
Hafif içerikli
ürünler kullanmak bu durumda çok daha faydalı olacaktır. Banyoda ya da duş
sırasında soft dokunuşlu cilt temizleme ürünlerini kullanın. Alkollü temizleme
ürünleri ya da yüz tonikleri güneşten yanmış cildi daha da kurutabilir. Ayrıca sıcak
ve uzun duşlar yerine ılık ve kısa duşları tercih etmemiz gerekir öteki türlü
cildimiz kurumaya yüz tutabilir.
En önemlisi ise,
birçok doktorun önerdiği gibi, 10.00-16.00 saatleri arasında güneşe çıkmamaya
ve açık hava aktivitelerini mümkün olduğunca sınırlandırmaya özen gösterilmesi
gerektiği. Gölgeniz sizden uzunsa güvendesiniz demektir. Sadece gölgede durmak
bile UV'yi yüzde 50-95 oranında azaltmayı sağladığı söyleniyor.
Artık nasıl
bronzlaşmamız ve güneşten korunmamız gerektiğini bildiğimize göre Bon Voyage!
Yorumlar
Yorum Gönder